koymak

koymak
вставля́ть класть
* * *
1) -i, -e ста́вить врз. помеща́ть, класть (что-л. куда-л.)

kâğıdı cebine koydu — он положи́л бума́гу к себе́ в карма́н

salataya tuz koymak — посоли́ть сала́т

koltuğu köşeye koymak — поста́вить кре́сло в у́гол

mektuba tarih koydun mu? — ты поста́вил в письме́ да́ту?

2) ста́вить, назнача́ть, определя́ть [на рабо́ту]

bu işe kimi koyacağız? — кого́ мы поста́вим на э́ту рабо́ту?

kızını bir bankaya koydu — он пристро́ил свою́ дочь на рабо́ту в банк

3) устана́вливать, определя́ть

bütçede bu giderler için ödenek koymamışlar — в бюдже́те для э́тих расхо́дов ассигнова́ния не предусмо́трены

vergi koymak — устана́вливать нало́г

4) -i, -e допуска́ть, впуска́ть

hastanın yanına kimseyi koymuyorlar — к больно́му никого́ не пуска́ют

içeri kimseyi koymayın! — никого́ не впуска́йте!

5) -i оставля́ть

çocuğu aç koyma — не оставля́й ребёнка голо́дным

6) налива́ть

çay koy — нале́й ча́ю

kadehlere rakı koydu — он на́ли́л в рю́мки во́дки

7) -e перен. задева́ть, огорча́ть кого; доставля́ть огорче́ние кому

bu söz ona çok koymuş — э́то сло́во си́льно заде́ло его́

oğlunun ölümü ona çok koydu — смерть его́ сы́на си́льно огорчи́ла его́

••

koyduğun yerde otluyor — погов. воз и [по]ны́не там


Türkçe-rusça sözlük. 2013.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Полезное


Смотреть что такое "koymak" в других словарях:

  • koymak — koymak, koyuvermek, bırakmak, dökmek, çalkamak II, 45; III, 39, 171. 246 bkz; kodmak, kotmak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • koymak — i, e, ar 1) Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek Öteki elini doktorun omzuna koydu. S. F. Abasıyanık 2) Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak Bu işe kimi koyacağız? 3) Bırakmak İçeri kimseyi koymuyorlar. 4) Katmak,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ambargo koymak — 1) gemilerin limanlardan hareketini yasaklamak 2) bir malın serbest sürümünü engellemek 3) bir mala el koymak, müsadere etmek 4) siyasi, ekonomik, sosyal alanlarda caydırmak amacıyla yaptırım uygulamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haciz koymak — (bir şeye) borçlunun malına el koymak Ya parayı verirsiniz ya da haciz korum. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hareke koymak — Arap alfabesiyle yazılmış metinlerde ünsüzlerin üstüne ünlü ile okunmasını sağlayan işaret koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kundak sokmak (veya koymak) — 1) yangın çıkarmak için bir yere tutuşmuş yağlı bez parçası koymak 2) mec. ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir davranışta bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mim koymak — 1) unutulmaması için işaret koymak 2) önemli bularak üstünde ısrarla durmak Bu lafıma mim koy dedi Sabri Bey. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • nokta koymak — 1) gereken yerde nokta işaretini kullanmak 2) mec. bir işi bitirmek, tamamlamak 3) mec. son noktayı koymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafese koymak — argo aldatıp çıkar sağlamak O, ya birisini batırmak yahut da kafese koymak için ziyafet çekerdi. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öpüp başına koymak — 1) bir nimeti veya kutsal sayılan bir varlığı saygıyla el üstünde tutmak, yüksekte tutmak 2) bir şeyi memnunlukla karşılamak, saygı duymak, saygıyla karşılamak Ne dediği bilinmez, anlaşılmaz, kapalı kutu şiirleri öpüp başımıza koymak lazım… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rehine koymak (veya vermek) — Tutuya koymak Beş lira için ananın saatini rehine koyduğunu unuttun mu? H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»